Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşası İçin Spor

Dr. Öğr. Üyesi Candan Yasan Tepetaş, LL.M.*

Av. Yaman Gürsel, LL.M. **

Eylül 2015’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (“BM”) Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde 193 ülkenin imzasıyla “Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi” kabul edildi. Sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını kapsayan bu Gündem’de 17 tane Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (“SKA”) ve 169 Hedef öngörülmektedir. Spor da SKA’ların gerçekleştirilmesindeki önemli araçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

BM Kalkınma ve Barış için Spor Ajansları Arası Görev Gücü (United Nations Inter-Agency Taskforce of Sport for Development and Peace) sporu, oyun, eğlence, organize veya rekabete, yarışmaya dayalı spor oyunları gibi fiziksel uygunluğa, zihinsel esenliğe ve sosyal etkileşime katkıda bulunan tüm fiziksel aktivite türleri olarak tanımlıyor. Kalkınma için 2030 Gündemi’nde belirtildiği üzere spor, eğitim, sosyal içerme, sağlık ile kadınların, gençlerin, çocukların ve toplulukların güçlendirilmesi hedeflerine katkıda bulunur. Bu açıdan sporun, SKA 3- Sağlıklı ve kaliteli yaşam; SKA 4- Nitelikli eğitim; SKA 5- Cinsiyet eşitliği; SKA 11- Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar; SKA 16- Barış, adalet ve güçlü kurumlar ile SKA 17- Amaçlar için ortaklıklar hedeflerine ulaşmakta katkıları vardır.

Sporun sadece ‘oyundan’ ibaret olmadığı, aslında toplumdaki birçok sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik konularla bağlantılı alanlarda çok daha kapsayıcı bir role sahip olduğunu anlatabilmek için, Birleşmiş Milletler ile Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin arasında yürütülen iş birliği önemli bir örnektir. Bu iş birliği sonucunda, Birleşmişler Milletler Kalkınma ve Barış için Spor Ofisi (United Nations Office on Sports for Development and Peace) ortaya çıkmış ve Olimpik Ateşkes (Olympic Truce) projesi geliştirilmiştir. Sporun ön plana çıkartılmasıyla çatışmaların, uyuşmazlıkların ve hatta belki de savaşların bir süreliğine bile olsa durdurulması, bu şekilde dünyaya kalıcı bir barışın idealleştirilmesi hedeflenmektedir.

Sporun, çocuklara daha sağlıklı bir gelecek inşa etme, onların topluma kazandırılması için de bir araç olarak kullanıldığını görüyoruz. Her çocuğun temel hakkı olan, sağlıklı bir yaşam, eğitim ve spora erişim gibi çocukların gelişimi için hayati öneme sahip olan unsurları korumaya ve geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. UEFA Foundation for Children da SKA’ların gerçekleştirilmesi bakımından bu alandaki iyi örneklerden biridir. Kurulduğu günden itibaren SKA’ların başarılması doğrultusundan sayısız projeye imza atmış ve başka ülkelerde bu tarz oluşumların kurulmasına da örnek teşkil etmiştir. Kuruluş mottoları arasında toplum içerisinde çocukların gelişiminde önemli bir rol oynamak, daha sağlıklı ve bilinçli gelecek nesiller yetiştirmek göze çarpmaktadır. Sürdürebilir yaşamın temelini oluşturan ve birçok uluslararası anlaşma ve ulusal düzenleme ile güvence altına alınan insan onuru gibi yardımcı öğeler de çocukların gelişimine endekslenmiştir.

Küçük yaşta spor ile yolları kesişen çocukların iletişim becerileri, takım oyunu ve saygı, liderlik, özgüven gibi kişiliklerine dair olumlu şekilde gelişim kaydedildiği birçok bilimsel çalışmada ortaya konulmuştur[1]. Bu sebeple ‘UEFA Foundation for Children’ (‘UEFA Children’) dünyanın birtakım bölgelerinde spora erişimi olmayan çocuklara ulaşmayı amaçlamaktadır. Ama bu misyonun ötesinde UEFA Children sporu toplumsal birtakım problemlere -örneğin sosyal entegrasyon ve toplumsal barış gibi- çözüm getirebilmesi adına kullanmaktadır.

2011 yılında Suriye’de patlak veren iç savaş sonrasında ortaya çıkan göç sorunu özellikle Suriye’nin sınır komşusu Türkiye’ye doğru büyük bir göç dalgası başlatmıştır. Bu göç dalgasının bir bölümünü çocuklar oluşturmaktadır ve bu doğrultuda UEFA Children, Türkiye Futbol Federasyonu, Bonyan Organizasyonu (Bonyan Organization) ve Uluslararası Yardımlaşma ve Entegrasyon Derneği (Team International Assistance for Integration) iştirakiyle ‘Live Together, Turkey – Şanlıurfa – İzmir Projesi’ne (‘Live Together I’) 15 Haziran 2020 tarihinde başlanmış ve Proje, 31 Aralık 2021 tarihinde tamamlamıştır. Live Together I isimli projenin aksiyon planına göz attığımızda, yeni futbol sahalarının inşası, iyi durumda olmayan sahaların onarılması, üç farklı yaş grubunda futbol turnuvalarının organize edilmesi, Türkiye ve Suriyeli beden eğitimi öğretmenlerine eğitim verilmesi, bölgedeki okulların beden eğitimi dersi ile ilgili ekipman ve materyal tedariki gibi sporun teşvik edilmesi adına birçok aktivitenin yer aldığını görmekteyiz.

UEFA Children, uluslararası koruma statüsüne sahip çocukların diğer ülkelerdeki akranlarından geri kalmamalarını, onlara karşı her türlü ayrımcılığın önüne geçilmesini, zorlu hayat koşulları ile mücadelelerinin kolaylaştırılmasını ve onların kişisel gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. UEFA Children, 2020 yılında başlatmış olduğu Live Together I projesinin tamamlanmasının hemen ardından 1 Ocak 2022 tarihinde ‘Live Together II, Turkey Syria’ isimli devam projesine girişmiştir. Aksiyon planı bakımında her iki projenin birçok öğeleri ortak olmakla birlikte bu alandaki çalışmaların devamlılık kazanması, Sürdürülebilirlik Hedefleri’nin başarılabilmesi için sporun ne kadar vazgeçilmez bir unsur haline geldiğini göstermektedir.

Öte yandan günümüz toplumunun en büyük problemlerinden biri olan kadın-erkek eşitsizliği, özellikle de fırsat eşitsizliği sporda da karşımıza çıkmaktadır. Bu eşitsizliğin pek çok boyutundan biri olarak spora erişim bakımından kız çocuklarının maruz bırakıldığı dezavantajlar söz konusudur. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından ‘eşitsizliğin azaltılması’ (SKA 5) ile ilgili olarak, UEFA Foundation for Children, Ukrayna’da ‘Eşitlik İçin Oyna’ (Play for Equality) isimli projeyi 17 Ocak 2022 tarihinde başlatmıştır. Klitschko Vakfi (Klitschko Foundation) ile beraber yürütülen bu proje, kız çocuklarının genel olarak sporda yer almasına karşı dogmaların ortadan kaldırılması hedeflemektedir. Projenin detaylarına bakıldığında, spor alanında kadınların Ukrayna’da spor yapan toplam insan sayısının sadece %25’ine karşılık geldiği görülmektedir. UEFA Children ve Klitschko Vakfı kadınların spora erişimine engel teşkil eden maddi ve manevi sebeplerin ortadan kaldırılması adına bir çaba sergilemektedir.

Kadın-erkek eşitliği ve fırsat eşitliğinin sağlanması kapsamında spordan bahsederken, kadın futbolu üzerinde durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Futbol, doğrudan erkeklik ve erkek hegemonyası ile ilişkilendirilen, halen pek çoklarınca “erkek oyunu” olarak görülen bir spordur. Son yıllarda kadın futbolunun görünürlüğü ve kadın futboluna verilen desteğin artmasına rağmen, erkek futbolu ile kıyaslandığında aynı imkanlardan bahsetmek halen mümkün değildir. Türkiye gibi ülkelerde kadınların futbol alanında var olabilmek için çaba sarf ettikleri de bir gerçektir. Futbolun kadınlar için bir “hobi veya proje” olarak görülmesi ve buna bağlı olarak erkek ile kadın futbolu arasındaki gelir eşitsizliği, kadın futbolunun önemli sorunlarından biri olmaya devam etmektedir.

Buna karşılık yakın bir zamanda, pek çok ülkeye kıyasla kadın futbolunun en geliştiği ülkelerden biri olan Amerika Birleşik Devletleri’nde diğer ülke federasyonlarına emsal teşkil edecek önemli bir gelişme meydana geldi. ABD kadınlar futbol milli takımına, erkek milli takım oyuncalarına verilen maaş ile eşit maaş ödenmesine karar verildi. Futbolun ve hak edişin cinsiyeti olmadığını ispat eden bu uygulamanın, diğer ülkelerde de ciddi bir farkındalık yaratacağına inanmaktayız.

Atlantik Okyanusu’nun öbür tarafında meydana gelen bu olumlu gelişmenin dışında, UEFA’nın girişimlerinin olumlu yansımalarına Türkiye’den de örnekler vermek mümkün. 7 Aralık 2021 tarihinde Fenerbahçe ve Galatasaray spor kulüpleri arasında kadınlar futbol maçının düzenlenmiş olması, hem İstanbul’un meşhur ve tarifsiz ‘derbi’ ruhuna yeni bir renk katmış, hem de kadın futbolunun gelişimi gündeme gelmiştir.

Bir başka güzel gelişme ise ‘kızlar-sahada’ isimli girişim sayesinde meydana gelmiştir. Dinamik yönetimi ve kendilerine rehber edindikleri ‘cinsiyet eşitliği (SKA 5), eşitsizliklerin azaltılması (SKA 10), nitelikli eğitim (SKA 4), hedef için ortaklıklar (SKA 17), barış, adalet ve güçlü kurumlar (SKA 16) gibi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda benimsenen ilkeler kapsamında önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bu girişimin, UEFA Foundation for Children ile benzeşen yönleri ile ülkemizde bu alanda olumlu adımların atıldığını göstermektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen yukarıda bahsettiğimiz olumlu gelişmeye benzer bir başka eşitlik mücadelesi de Kıta Avrupası’nda olumlu bir şekilde sonuçlandı. Uzun sürmüş haklı mücadelenin sonunda, İsviçre Futbol Federasyonu (Association Suisse de Football) 2024 yılından itibaren İsviçre Kadınlar Futbol Milli Takımı’nın prim ve bonus ödemelerinin, karşı cinsten meslektaşları ile eşit miktarda yapılacağını duyurdu. Futbol dünyasının en büyük organizasyonları olan, Avrupa ve Dünya Futbol Şampiyonaları’na katılıma bağlı olarak yapılan ödemelerin eşit miktarda gerçekleştirilecek olması, SKA 5’e uyum sağlama ve cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi için büyük bir önem taşımaktadır.

Unutmamak gerekir ki, insan haklarının önemli bir bölümünü oluşturan sosyo-ekonomik hakların, kadın-erkek ayrımı gözetilmeksizin geliştirilmesi için bu tarz kazanımlar, diğer ülke federasyonları için de bir mihenk taşı niteliğindedir. İsviçre’de böylesine bir kazanımı mümkün kılan önemli aktör ise İsviçre’nin en büyük tüzel kişiliklerinden biri olan Credit Suisse’tir. Üstlendiği sponsorluk sözleşmesi ile ilgili otoriteleri bu doğrultuda bir düzenlenmenin yapılmasına teşvik etmiş ve bu faaliyetinde başarılı olmuştur. İsviçre’deki bu başarılı örnekten çıkarılabilecek ders, bu işin sadece kamu kaynaklı projelerle başarılmaya çalışılmasının istenilen hedefe ulaşmayı zamansal açıdan sekteye uğratabileceğidir. Bu sebeple hem özel sektörün hem kamu kurumlarının bu alanda STK’larla beraber proje geliştirmesi ve iş birliği yapmasının önemli olduğu düşüncesindeyiz.

Futbolun, temel hak ve özgürlüklerin iyileştirilmesi ve sosyo-kültürel bir kalkınmanın sağlanması adına da önemli bir yeri vardır. Futbolun yeri geldiğinde bir ülkenin farklı takımlarını destekleyen rekabet içerisinde olan taraftar gruplarını bir araya getiriyor olması, onların kulüp bazında sahip oldukları uyuşmazlıkları bir rafa kaldırmalarına yol açması ve hatta bu uyuşmazlıklar içerisinde bile ‘fair-play’ kurallarına saygı göstererek mücadele etmeleri, kaybedenin kazananı sonunda tebrik etmesi gibi hususların aslında sporun kendi içerisinde ‘uzlaşmacı’ bir atmosfer içerdiğini söylemek dahi mümkündür.

Uluslararası bir ölçekten konuyu somutlaştıracak olursak, ülkemizin köklü kulüplerinden Galatasaray’da forma giymiş, hemen hemen tüm dünyada bütün otoritelerce yeteneği, meslek disiplini ve saymakla bitmeyen başarılarıyla büyük saygı kazanan Fil Dişi Sahili asıllı futbol oyuncusu Didier Drogba ülkesindeki iç savaşın sonlandırılması için UNICEF tarafından barış elçisi olarak atanmıştır. Bu misyonunda başarılı olması, aslında çözümü en zor uyuşmazlıkların bile spor ile ortadan kaldırabileceğini bizlere göstermektedir. Tüm bunlar spor ile eşitliğin sağlanması, çeşitliliğe saygı ve ayrımcılık yapmama gibi önemli mesajların verilmesi yanında sporun etkili bir iletişim aracı olarak uyuşmazlıkların sürdürülebilir çözümlere ulaşmasında da önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır.

[1] Örneğin bkz. Russel Pate & Marsha Dowda, ‘Raising an active and healthy generation: a comprehensive public health initiative’ in (2019) Exerc. Sport Sci. Rev., Vol. 47, No. 1, s. 3–14.

Anahtar kelimeler: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, Spor, Futbol, Cinsiyet Eşitliği, İnsan Hakları (sosyo-ekonomik haklar)

* İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı

** Fribourg Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Özel Hukuk Doktora Programı öğrencisi