Bütününe Etki Eden Hukukî İşlemler Bakımından Ticari İşletmeye Özgülenen Malvarlığı

Ar. Gör. Sümeyye Erkalan Coşkunsu*

Ticari işletme, kendisini meydana getiren unsurlarla birlikte bir bütün oluşturmaktadır. Buna göre, içerdiği malvarlığı unsurlarının her birinin tasarrufu için zorunlu olan hukukî işlemlerin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın, ticari işletme bir bütün olarak devir ve diğer hukukî işlemlere konu olabilir. Bu konu tüm detaylarıyla “Bütününe Etki Eden Hukuki İşlemler Bakımından Ticari İşletmeye Özgülenen Malvarlığı” başlıklı çalışmada ele alınmış olup, bu yazıda ticari işletmenin malvarlığının hukukî niteliği ve bunun sonuçlarına dair tartışmaya odaklanılmıştır.

Öğretide, ticari işletmenin içerdiği malvarlığının bir “özel malvarlığı” olup olmadığına ilişkin çeşitli fikirler yer almaktadır. Bir malvarlığının özel malvarlığı olarak nitelendirilmesinin ticari işletme ve bu işletmeyi işleten tacir açısından çeşitli hukukî sonuçları vardır. Konu, özellikle sorumluluk hukuku bakımından incelenmeye değerdir. Bu yüzden bu çalışmada öncelikle ticari işletmeye özgülenen malvarlığı ticari işletmenin bütün halinde hukukî işlemlere konu edilmesi bakımından incelenmiş, akabinde ise ticari işletme işleten gerçek kişi tacirin işletme faaliyeti dolayısıyla sorumluluğu tartışmaya açılmıştır.

TTK m. 11/ 3 Hükmünün Düşündürdükleri

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 11 hükmü “bütünlük ilkesi” başlığı ile ihdas edilmiştir. Kanun koyucu bu madde ile ticari hayatın önemli unsurlarından birisi olan ticari işletmelerin, işletme faaliyeti bakımından özgülenmiş tüm malvarlığı üzerinde tek bir hukuki işlem ile tasarrufta bulunulabileceğini öngörmektedir. Söz konusu madde hükmünde “bir bütün halinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir” denilmekte ve ticari işletme devri ile tıpkı bunun gibi ticari işletmeye özgülenmiş tüm malvarlığını şamil hukuki işlemlerin bu madde hükmü kapsamında uygulanabileceğine işaret edilmektedir. Madde hükmü gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, Türk borçlar hukuku ile sair hukuk kurallarının önemli bir kısmına istisna getiren bu hüküm ile kanun koyucu, ticari hayatın hızlı işleyişini sağlamayı amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra bu hüküm, ticari işletmeye özgülenen malvarlığı bütününün söz konusu ticari işletmeyi işleten tacirin genel malvarlığı içerisinde sınırları belli ve birtakım hukuki düzenlemeler sayesinde gerek idaresi gerekse tasarrufu gibi konular bakımından genel malvarlığından ayrı bir hukuki statüye sahip olan bir özel malvarlığı teşkil edip etmediği hususunu gündeme getirmektedir. Bu mesele, ticari işletmenin içinde bulunduğu genel malvarlığından farklı olarak tacirin sorumluluğu bağlamında farklı sonuçlar doğurabilecek bir nitelikte olup olmadığı sorununu da barındırmaktadır.

Ticari İşletmeye Özgülenen Malvarlığının Hukukî Durumu ve Tacirin Sorumluluğuna Etkisi

Kanunun m. 11/ 3 düzenlemesi, tacirin ticari işletme faaliyeti yapabilmek adına ticari işletmesine özgülediği malvarlığının her bir unsurunun ayrı ayrı tasarrufları bakımından tabi oldukları usul farklı olsa dahi ticari işletme faaliyeti kapsamında özgülendikleri amaç bakımından bir bütünlük arz ettiğini öngörmektedir. Türk borçlar hukuku bakımından önemli bir istisna teşkil eden bu düzenleme, öğretide ağırlıklı olarak tacirin genel malvarlığı içerisinde ve bu genel malvarlığı ile aynı hukukî rejime tabi olup aynı hukukî sonuçları doğuracağı kabul edilen ticari işletmenin hukukî niteliğini tartışmaya açmıştır. Nitekim öğretide azınlıkta kalmakla birlikte bir kısım yazar tarafından ticari işletmenin tacirin genel malvarlığı içerisinde bir özel malvarlığı sahası teşkil ettiği görüşü kabul edilmiştir. Kanaatimizce bu sorun, sorumluluk hukuku bakımından büyük önem arz etmektedir. Özellikle gerçek kişi tacir tarafından işletilen ticari işletmelere özgülenen malvarlığının bir özel malvarlığı sahası teşkil edip etmediği hususu, yapılan ticari faaliyet sonucunda tacire yöneltilecek sorumluluğun hangi malvarlığı üzerinde doğacağı, tacirin malvarlığının tamamına mı yoksa sadece ticari işletmesi için özgülediği bu kısma mı sirayet edeceği sorusunun cevabını doğrudan etkileyecektir.

Sonuç

Gerçek kişi tacirin ticari işletmesine özgülediği malvarlığı, kendisine ait genel malvarlığının diğer unsurlarından farklı bir ekonomik gelişim imkânına sahiptir. Nitekim tacirin ticari işletmesine özgülediği bu malvarlığı unsurları genel malvarlığından farklı olarak, tacirin ticari faaliyeti sonucunda değer kazanmaktadır. Dolayısıyla tacirin genel malvarlığının içerisinde ve fakat sınırları özellikle ticari defter kayıtlarıyla belirli ve/ veya belirlenebilecek olan, genel malvarlığının geri kalan kısmından ayrı bir ekonomik gelişim imkânı bulunan bu malvarlığı sahasının, tacirin özel malvarlığı olduğunu kabul etmek gerekir. Bu kabulden hareket edildiğinde, tacirin işbu özel malvarlığı sahası ile yaptığı hukuki işlemler sonucunda doğacak sorumluluğun söz konusu ticari işletmeye özgülenmiş malvarlığı sahası nezdinde doğması gerektiği yönünde görüş doğmuştur. İşbu çalışma neticesinde varılan ve tartışmaya açılan bu görüşe göre; tacirin ticari işletme faaliyeti kapsamında alacaklıların korunması bakımından alınacak tedbirlere engel olmamakla birlikte, tacirin bu faaliyeti sonucunda doğacak sorumluluğunun söz konusu özel malvarlığı sahası ile sınırlı kabul edilmesi ile bu sorumluluğun yanı sıra belirli durumlarda ikincil bir sorumluluğun da öngörülebileceği kabul edilebilmelidir.

* Yozgat Bozok Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ticaret Hukuku Anabilim Dalı.