Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Dönüştürücü Bir Güç Olarak Şirketler Hukuku

Av. Dr. Deniz Okuyucu*

Şirketler hukuku başka türlü düzenlenmiş olsaydı dünya daha iyi bir durumda olabilirdi. Daha az yoksulluk olabilirdi; nehirlerimiz, havamız daha temiz olabilirdi; daha güvenli bir çevrede yaşıyor, daha sağlıklı ürünler tüketiyor olabilirdik. İlerici bir güç olarak kullanabilirsek şirketler hukuku, en azından önümüzdeki süreçte ve değişimde hala büyük bir rol oynayabilir. Bunun için ise şirketler hukukunun temelinde yatan belirli varsayımların tekrar sorgulanması, bunlar üzerinde tekrar düşünülmesi gerekmektedir. Şirketin tek amacının kârlılık olması, şirketin davranışlarının maliyetlerini başkalarının üzerine yıkmasının normal olduğu yönündeki eğilim, hissedarların öncelikli olarak ele alınırken diğer unsurların (örneğin işçiler) yalnızca kiralık birer işgücü olarak görülmesi, şirketlerin ve hissedarlarının farklı bir sorumluluk rejimine tabi tutulmaları bu varsayımlardan bazıları olarak sıralanabilir. Şirketler hukukunun geleneksel bakış açısı ve odağı şirketin hissedarlarının ve alacaklılarının menfaatlerini korumak üzerinedir. Şirketlerin, topluma ve diğer paydaşlara karşı sorumlulukları şirketler hukuku düşüncesinde çok sınırlı olarak ele alınmış olup türlü şirket skandallarına, ekonomik krizlere, çevre ve iklim krizlerine, bu konudaki toplumsal baskılara rağmen, şirketler hukukunun temel prensipleri sarsılmadan uygulanmaya devam etmektedir. Şirketler hukukçuları genelde şirketler hukukunu şirketin iç işleyişine ilişkin olarak ele almakta, şirketin daha geniş sorumlulukları adeta bir tabu olarak görülmektedir.

Geleneksel olanın dışına çıkarak, şirketler hukukuna farklı bir yönden bakmak, şirketlerin faaliyetlerinin ve nasıl yönetildiklerinin; müşterilerini, tedarikçilerini, çalışanlarını, çevreyi ve daha genel anlamda toplumu nasıl etkilediklerini fark etmek gerekir. Şirketler tarafından alınan kararlar istihdam seviyelerinin, bölgesel kalkınmanın, teknolojik değişimin hızını, fiziksel ve hatta kültürel çevremizin durumunu belirleyen önemli birer etkendir. Daha da önemlisi, şirketlerin toplum üzerinde yarattığı sosyal maliyetler muazzam boyutlardadır: Hava ve su kirliliği, vahşi yaşamın ve ekolojik dengenin yok edilmesi, meslek kazaları, işsizlik, radyasyon , aşırı şehirleşme bu maliyetlerden sadece bazılarıdır.

Şirketler tarafından bu denli dışsallık yaratılmasının sebebi de şirketler hukukunun kendisidir. Gücü merkezileştirerek, şirketin karar alma sürecinde diğer paydaşlara söz hakkı tanımayarak ve şirketin yönetimine, şirketin ilk ve öncelikli olarak kâr elde etmesi yönünde bir sorumluluk yükleyerek, şirketler hukuku, maliyetleri ve riskleri olabildiğince diğeri üzerine yükleyen bir kurum yaratmıştır.

Böylesine önemli bir güce sahip organizasyonların topluma, çevreye, işçilere, tüketicilere karşı sorumluluklarının ne olması, nasıl bir çerçevede düzenlenmesi gerektiği sorusu gelecek nesiller ve dünyamızın geleceği için çok büyük bir öneme sahiptir. Bu doğrultuda, şirketlerin yarattığı etkilerin/maliyetlerin sorumluluklarını üstlenmesi yahut verdikleri zararları en aza indirgemelerinde şirketler hukukunun olası rolü çok önemli olup bu amaçla şirketler hukukunda çeşitli yapısal değişiklikler yapılmalıdır:

  • Şirketler hukukunun düzenleyici kapsamı şirketin diğer paydaşları ile olan ilişkilerini de kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
  • Şirketler hukuku, hissedarlar ile yöneticiler ya da azınlık hissedarlar ile çoğunluk hissedarlar arasındaki ilişkiyi düzenleyen, dar geleneksel alandan çıkartılarak tekrar kavramsallaştırılmalıdır.
  • Şirketlerin etki ettikleri çevreye karşı sorumluluklarını yerine getirmesi, dışsallıklarını içselleştirmesi ve dışsallıklarını azaltması için önerilebilecek yapısal değişiklikler arasında, bir katalog anlamına gelmemekle beraber: kâr elde etme amacının tek amaç olmaktan çıkartılması, şirketlerin yönetim kurullarının diğer paydaşlara karşı da özen yükümlülüklerinin olması ve şirketlerin yönetim kurullarında paydaş temsilcilerine yer verilmesi gibi değişiklikler sıralanabilir.

İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk Doktora programı kapsamında hazırlanarak, Onikilevha Yayıncılık tarafından kitaplaştırılan “Anonim Şirketin Sosyal Sorumluluğu” adlı çalışma ile yukarıdaki açıklamalar detaylandırılmış ve kurumsal sosyal sorumluk kavramının, yıllardır bağlayıcı olmayan hukuk enstrümanları ile düzenlenmesinin bir adım ilerisine geçmesi amaçlanmıştır. Çalışmada bu adımın, kavramın şirketler hukuku mevzuatı çerçevesinde bağlayıcı hukuk kuralı hâline getirilmesi ile mümkün olacağı savunulmaktadır.

Bu kapsamda eserin ilk bölümünde kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ele alınmış ve kavram, gelişimini göstermek için tarihsel bir bakış açısıyla incelenerek, bağlantılı konseptleri ile ortaya konmuştur.

Kavrama aşinalık sağlandıktan sonra ikinci bölümde, şirketleri sosyal sorumlu yapmak için kullanılan ve çoğunlukla gönüllülük esasına dayanan kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları incelenerek, günümüzde gelinen aşamada kurumsal sosyal sorumluluğun nasıl ele alındığı ortaya konmuş ve bu uygulamaların değerlendirilmesi yapılmış, Türkiye’deki uygulamalara da özel olarak değinilmiştir.

Çalışmanın ana tezinin incelendiği üçüncü bölümde ise kurumsal sosyal sorumluluk ile şirketler hukukunun bağlantısı kurulmuş, kurumsal sosyal sorumluluk kavramının teorik ve hukuki temellerinin analizi yapılmıştır. Kavram, şirketler hukuku ve şirketin amacı çerçevesinde ele alınmış ve bu çerçevedeki temel tartışmalar incelenmiştir. Ardından, belirli ülkelerin kurumsal sosyal sorumluluğu hukuki olarak nasıl ele aldığı kısaca incelendikten sonra, Türkiye’de hâlihazırdaki şirketler hukuku yapısının kurumsal sosyal sorumluluğa elverişli olup olmadığı ya da kurumsal sosyal sorumluluğu düzenleyip düzenlemediği genel hatlarıyla incelenmiş, şirketlerin hukuki sorumluluklarının artırılması için yapılması gereken belli başlı düzenlemeler, kurumsal sosyal sorumluluğun şirketler hukuku sistematiğinde ele alınması için eyleme dönüştürülebilir bir plan olarak -taslak hâlinde de olsa- önerilmiştir.

Sonuç bölümünde ise ele alınan konular doğrultusunda ulaşılan çıkarımlar ortaya konularak çalışma sonlandırılmıştır.

Çalışmada, kurumsal sosyal sorumluluk kavramının şirketler hukukundaki yeri, hukuk ve şirketler hukuku perspektifiyle ve bu doğrultuda incelenmiştir. Çalışmanın mottosu şirketler hukukunun dönüştürücü gücü kullanılarak yani şirketler hukuku sayesinde şirketlerin sorumlu davranışlar sergilemesini sağlamaktır. Türk şirketler hukuku; Türk şirketlerinin, Türk hukukunun ve toplumunun yapısına uygun bir şekilde normatif kurumsal sosyal sorumluluk kavramını yasalaştırmalı ve Türk hukuk sistemi, kurumsal sosyal sorumluluk kavramının kuramsal temellerini, Türk hukuk sisteminde yer alan kurumların niteliğine göre kendine özgü bir açıdan kurmalı, şirketlerin pay sahibi dışında; işçiler, alacaklılar, çevre ve toplum gibi diğer menfaat sahiplerinin de çıkarlarını göz önünde bulunduracak şekilde varlığını devam ettirmesinin önü açılmalıdır.

Anahtar kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Şirketler Hukuku, Menfaat Grupları, Pay Sahipleri, Yönetim Kurulu

* Ortak Avukat, Deniz Okuyucu Hukuk Bürosu