Anonim Şirketlerde Pay Sahibi Olmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin Sigortalılık Durumu

                                                                                    Av. Necip İlker Karaoğlan*

Anonim şirketin en önemli ve daimi nitelikte organı olan yönetim kurulu, şirkete ait işletmenin de kontrolünün sahibi konumundadır. Anonim şirketler, bugünkü dünya ekonomik yaşamında etkin bir aktör konumunda bulunmaktadır. Bu önemde bulunan anonim şirket yönetim kurullarının üst düzey sevk ve yönetiminin karşılığında, yönetim ve temsil görevlerine binaen anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sigortalı olma hakkı söz konusu olabilecektir.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Şerhi, Bilge Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı Resul Aslanköylü ile müşterek yayınladığımız iki ciltlik bu çalışma kapsamında; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve Sosyal Güvenlik Yasaları tek çatı altında birleştiren 5510 sayılı Kanun maddeleri açıklanarak, ilgili yüksek mahkeme içtihatları izah edilmiştir.

Çalışmamız kapsamında anonim şirketlerin sigortalılık hususu karşılaştırmalı olarak detaylı anlatılmakla birlikte, bu blog yazısında kitapta da izah edilen anonim şirketlerde sigortalılık çerçevesinde yönetim kurulu üyeleri ile şirket ortağı olmayan yönetim kurulu üyelerinin sigortalılık durumu açıklanmaya çalışılmıştır.

5510 Sayılı Kanun Açısından Sigortalı Sayılanlar

5510 sayılı Kanun’un 4.maddesinde sigortalı sayılanlar sıralanmıştır. Buna göre anonim şirketler açısından sigortalı olarak sayılanlar belirtilmiştir. Kanun’un 4.maddesine göre:

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

    1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

    2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,

   3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,…sigortalı sayılırlar.

1971 yılında Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu 1479 sayılı Kanun ile kurulmuş olup, Bağ-Kur olarak bilinmektedir. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile SGK kurulmuş ve tüm sosyal güvenlik kurumları tek bir yapı altında birleştirilerek, ayrı bir sosyal güvenlik birimi olan Bağ-Kur’un varlığı ortadan kaldırılmıştır. Bağ-Kur sigortalılığı- 5510 sayılı Kanun’un 4/b maddesinde düzenlenmiş olup, artık Bağ-Kur yerine 4/b terimi kullanılmaktadır.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Sigortalılık Durumu

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sigortalılığı, 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin 3 numaralı alt bendinde düzenlenmiş ve üyeler söz konusu hüküm kapsamında 4/b (Bağ-Kur) sigortalısı sayılmışlardır. Belirtmek gerekir ki, anonim şirketlerin bütün ortakları değil, yalnızca anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olan ortakları 4/b (Bağ-Kur) sigortalısı olmak durumundadır.

Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları yönetim kuruluna seçilmeleri ile seçim tarihinden itibaren 4/b (Bağ-Kur) kapsamında sigortalı sayılmakta ve en geç 15 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmelidir.

5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihi itibariyle dikkat edilmesi gereken husus ise anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sigortalılık statüsüdür. 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceki durum ile yürürlüğe girmesinden sonraki durum birbirinden farklıdır. 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinden önce 4/1-a (SSK) kapsamında sigortalı bulunan yönetim kurulu üyelerinin hakları, 16-60 Ek sayılı Genelge gereğince çalışmalarının devamı süresince korunmaya devam edecektir. Bununla beraber, 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 01.10.2008’den sonra 4/1-a (SSK) sigortalı olan yönetim kurulu üyelerinin sigortalılığı 4/b kapsamında olacaktır.

Pay Sahibi Olmayan Yönetim Kurulu Üyelerinin Sigortalılık Durumu

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin şirkette pay sahibi olması şartına yer vermemiş ve anonim şirketlerde pay sahibi olmayan kişilerin de yönetim kurulu üyesi olarak seçilmelerine imkan sağlamıştır. TTK aynı zamanda gerçek kişilerin yanı sıra tüzel kişilerin de bizzat yönetim kurulu üyeliğine seçilmelerine izin vermiştir.

5510 sayılı Kanun’da anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları sigortalı olarak belirtilmiştir. Bununla birlikte 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (Bağ-Kur Kanunu) kapsamında yer alan anonim şirketlerin kurucuları ile yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının sigortalılığı 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında düzenlenmemiştir.

5510 sayılı Kanun’un sigortalılık statülerini düzenleyen 4. maddesinin hükümleri incelendiğinde anonim şirkette ortak olmayan yönetim kurulu üyelerinin sigortalılığının birinci fıkrasının b (4/b) ve c (4/c) bentleri kapsamında olmadıkları anlaşılabilmektedir. Bununla birlikte 5510 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 1. bendinde ’’hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’’ sigortalı olarak sayılanlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle de anonim şirketlerde şirkete ortak olmayan yönetim kurulu üyelerinin, anonim şirket ile arasındaki hukukî ilişkinin tespiti önem arz etmektedir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393. maddesinde hizmet sözleşmesinin tanımı, ”hizmet sözleşmesi işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme” şeklinde yapılmıştır. Tanımda ”bağımlı olma”, ”zaman”, ”ücret” ve ”iş görme” unsurları yer almaktadır.

 Nitekim Yargıtay kararlarında hizmet sözleşmesinin unsurları dile getirilirken hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliğinin, “zaman” ve “bağımlılık” unsurları olduğunun önemle belirtilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.02.2018 tarih ve E. 2015/21-139 K. 2018/316 sayılı kararı’ndaki mesele şu şekilde açıklanmıştır.

Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. Hizmet akdi, çoğu kez BorçlarKanununun 470. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.

Öğretide bir diğer görüşe göre, yönetim kurulu üyelerinin anonim şirketle arasındaki hukukî ilişki vekalet sözleşmesi niteliğindedir. Nitekim Türk Borçlar Kanunu bu sözleşmeyi vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme olarak tanımlamaktadır.

Anonim şirketi idare ve temsil görevi verilen yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki hukukî ilişkinin niteliği hakkında farklı görüşler bulunmakla birlikte, vekalet sözleşmesi hükümlerine tabi olduğu kabul edilmektedir. Bu halde de şirket ortağı olmayan yönetim kurulu üyelerinin anonim şirket ile aralarındaki hukukî ilişkinin hizmet akdi olmaması karşısında sigortalılıkları söz konusu olamamaktadır.

Yukarıda açıklandığı üzere yönetim kurulu üyesinin sadece bu statüsüne istinaden sigortalılığı söz konusu olamamasına karşın, bu kişinin aynı zamanda şirkette hizmet sözleşmesi ile çalışması durumunda 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi gereği sigortalı olması gerekecektir.

Sonuç

Anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan ortakların 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında sigortalı olması zorunludur. 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi sigortalı sayılanları belirtmiştir. Buna göre, 5510 sayılı Kanun’un kapsamından da anlaşılacağı üzere, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olmayan ortaklar ile kurucu ortaklar zorunlu sigortalılık 4/1-b kapsamı dışında tutulmuştur. Bununla birlikte anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin şirket ile arasındaki hukukî ilişkinin vekalet sözleşmesine dayandığı öğretide ağırlıkla kabul edilmektedir. Anonim şirketlerde şirket ortağı olmayan yönetim kurulu üyelerinin şirketle arasındaki hukukî ilişkinin hizmet akdi olmaması ve 5510 sayılı Kanun’un sigortalı sayılanlar arasında bulunmamasından ötürü sırf yönetim kurulu üyesi sıfatını haiz olan kişilerin sigortalı olması mümkün olmayacaktır. Fakat aynı zamanda bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde de şirkette çalışan yönetim kurulu üyelerinin sigortalı olması pay sahibi olmasalar dahi zorunluluk teşkil edecektir.

Anahtar Kelimeler: Anonim Şirket Yönetim Kurulu, Hizmet Akdi, Vekalet Sözleşmesi, 5510 sayılı Kanun, Sosyal Güvenlik Kurumu.

* Karaoğlan Consulting