Şirketler Hukukunun Geleceği Üzerine Bir İnceleme: Şirket Yönetiminde Yapay Zekâ

Ar. Gör. Dr. Sevda Bora Çınar*

“Şirketler Hukukunun Geleceği Üzerine Bir İnceleme: ŞİRKET YÖNETİMİNDE YAPAY ZEK” başlıklı kitap, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Doktora Programı kapsamında ve Prof. Dr. Mustafa Erdem Can’ın danışmanlığında hazırlanan ve oybirliği ile başarılı bulunan doktora tez çalışmasının savunulduğu şekliyle yayınlanmış halidir. Yapay zekâ teknolojilerinin şirketler hukuku alanında pek çok tartışmaya ve incelemeye değer etkileri olmakla birlikte bu çalışmada, özellikle şirket yönetimini dönüştüren teknolojilere ve bu teknolojilerin kullanılması ve kullanılmamasının hukuki sonuçlarına odaklanılarak konu dört temel başlık altında incelenmektedir. Bu blog yazısında ise çalışmanın sistematiğine bağlı kalınarak ilgili bölümlerin kısa bir özetinin yapılması ve konunun hukuki belirsizlik ve uygulamadaki ihtiyaçlar çerçevesinde araştırılması gereken daha pek çok yönü olduğuna dikkat çekilmesi hedeflenmektedir.

I. Şirketler Hukuku ve Yapay Zekâ Teknolojileriyle Etkileşimi

Yapay zekâ, zeki davranış ve özellikler gösteren sistemlerin taklidini hedefleyen disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Bu alanın geliştirilmesi büyük yatırımlar gerektirmekte ve geliştirilen sistemlerin ticari olarak uygulanabilirliğinin sağlanması da ciddi kârlar vadetmektedir. Dolayısıyla bu teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılmasında, büyük sermayelerin toplanması için tasarlanan ve en nihai hedefi kâr elde edip bunu paylaşmak olan şirketler aktif rol üstlenmektedir. Yapay zekâ teknolojilerinin yükselişiyle birlikte gelişen ve değişen günümüzdeki iş modelleri ve çalışma kültürü; şirketler hukukuna hâkim olan temel özellikler, ilkeler, şirketlerin unsurları ve menfaat çatışmalarına yönelik oluşturulmuş geleneksel şirketler hukuku mimarisi ile örtüşmemeye başlamaktadır. Ekonomik gerçekliğin kabule zorladığı tek kişilik kişi toplulukları, tek kişiden oluşan yönetim kurulları, elektronik toplantı ve belgeler, dijital dönüşümün ihtiyaç duyduğu esnekliğin çok azını karşılamaktadır. Bunun yanında, insanların zihinsel olarak yapmakta zorlandıkları, çok zaman harcadıkları ya da yetersiz kaldıkları belirsiz ve çok araştırma gerektiren alanlarda kullanılmak üzere geliştirilen yapay zekâ teknolojileri, şirketler açısından değerlendirildiğinde, bu teknolojilerin en aktif kullanılacağı alan şirket yönetimini işaret etmektedir. Şirket yönetiminde kalitenin sağlanması, şirketlerin rekabet edebilir ve sürdürülebilir tutulması için yapay zekâ sistemlerinin kullanılması tercihten öte artık işin yapılmasının olağan bir yöntemi halini almaya başlamak üzeredir.

II. Şirket Yönetiminde Yapay Zekâ Teknolojilerinin Kullanılması

Şirket yönetiminde yapay zekâ teknolojilerinin kullanılması, buna ilişkin kararın alınmasından başlamak üzere bir dizi belirsizlik ve riskler içermektedir. Örneğin bu karar, yönetim teşkilatının oluşturulması bakımından yönetim kuruluna, ancak yönetim kurulunun belirlenmesi ve seçimi bakımından ise genel kurula işaret etmektedir. Yapay zekâ sistemlerinin kullanım kararının hangi organın yetki alanına girdiğinin tespitinde, teknolojinin niteliği ve etki gücü belirleyici olmalıdır. Yapay zekâ teknolojileri şirket yönetimini desteklemek, yönetim kurulu üyelerinin yerini almak ve son olarak yönetimin devredilmesi şeklinde şirket yönetiminde etkili olabilme potansiyeli taşımaktadır. Son iki olasılık genel kurul kararı gerektirdiği gibi ayrıca bunun esas sözleşmede de yer alması gerektiği açıktır. Ancak esas sözleşmeye eklenebilecek unsurların sınırlandırılmış olması, yönetim kurulu üyesi olarak ve yönetimi devralacak taraf olarak “kişi” seçilmesi gerekliliği özle mevzuatın uyuşmadığını göstermektedir. Mevcut şirketler hukuku düzenlemeleri ışığında teknolojiyi kullanım kararını geçerli şekilde alacak organ yönetim kurulu olsa da bu kararın en azından genel kurul onayına sunulması uygun olacaktır.

Şirket yönetiminde yapay zekâ teknolojileriyle bir yönetim sistemi oluşturulması kararı alınması, sürecin sadece ilk adımıdır. Nitekim yönetimde en üstün teknolojik sistemlere sahip olmak değil bu sistemleri etkili ve verimli kullanabilmek fark yaratacaktır. Öncelikle hangi alanların dijitalleştirileceği ve bu dönüşümün maliyeti üzerine detaylı araştırmalar yapılması gerekmektedir. Sistemin şirkete özgülenmesi sürecinde de gerekli paradigmaların titizlikle işlenmesi, sistemin ve şirketin birbirlerini tanıması, tasarımın kullanıcı dostu olması ve sistemin kaliteli veriyle beslenmesi sağlanmalıdır. Bunun dışında sistem güvenliğini ve güvenilirliğini güçlendirmek için de veri gizliliği ve güvenliği, sistemin hukuki çerçevesi ve yetki sınırlarının tanımlanması gibi yönetim kurulunun üzerine düşen pek çok görev ve sorumluluk bulunmaktadır.

III. Şirket Yönetiminde Yapay Zekâ Teknolojileri Kullanılmasının Hukuki Sonuçları

Şirket yönetiminde kullanılan yapay zekâ teknolojileri, bir zarar söz konusu olmadığı ya da sistemin öngörülerine yönelik muhalif sesler çıkmadığı sürece yargı alanına ve dolayısıyla hukuk sahasına taşınmayacaktır. Şirketin iç işleyişine dâhil olan ve henüz hukuki denetimi yapılmayan teknolojiler, gizli yönetim kurulu üyeleri olarak işlev gösterebilmektedir. Ancak bir zarar söz konusu olduğunda, sorumluluk hukuku açısından; sistemin tavsiyesine uymakta direnildiğinde ise şirketler hukuku ilkeleri açısından fiili durum, hukuk uygulamasını da zorlamaya başlayacaktır.

Mevcut hukuki düzenlemelere göre yapay zekâ teknolojilerinin kullanılması halinde, bu teknolojileri edinmeye ilişkin sözleşmeler kapsamında başkaca talepler ileri sürülebilse de yönetim kurulu sorumlu kalmaya devam etmektedir. Teknolojinin yükselişiyle birlikte bu teknolojilerin kullanılmaması halinde dahi özen yükümlülüğü açısından yönetim kurulunun sorumlu tutulup tutulamayacağı değerlendirmeye açıktır. Bu değerlendirme yapılırken de teknolojinin yaygınlık kazanıp kazanmadığı, şirketin teknolojiye uygun bir alanda faaliyet gösterip göstermediği ve en önemlisi şirket kaynaklarının bu teknolojilerin maliyetini karşılamaya yeterli olup  olmadığına bakılmalıdır. Bunun yanında sistem öngörüsünün aksine hareket edilip edilemeyeceği de belirsizdir. Kanaatimizce şirket liderliği, sürdürülebilirlik ve çeşitlilik gibi şirket politikalarını içeren ve dijitalleştirilemeyen karar ve yargılama mekanizmaları daima kalacaktır. Bu sebeple şirketlerin kârlı ya da rasyonel olmamakla birlikte çevresel, hukuki ve insani yaklaşımlarla daha etkili kararlar verebilme esnekliğinin korunması gerekmektedir.

Geleneksel şirketler hukuku düzenlemeleri, yaklaşan dijital dönüşümün ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Sadece şirketler hukuku alanı olarak değil hukukun ilgili tüm alanlarını kapsayacak şekilde teknolojiye özgü güvenlik protokolleri, yetki kapsamı ve çerçevesinin sınırlandırılması, sorumluluk doğurabilecek olasılıklardan kodlamalar yoluyla en başından kaçınılması gibi önleyici düzenlemeler, makine etiği, dijitalin hukukileşmesinin sağlanması gibi odağına insanı değil varlığı alan düzenlemelere yoğunlaşmak gerekmektedir. Hukuk sahnesinde hakkın ve hukuki korumanın süjesi olmanın hayvan hakları, çevre hakları ve hatta insan için bile cinsiyet düzeyinde fırsat eşitliğinin sağlanması ve korunması noktasında gerekli olgunluğa ulaştırılamamış olması, teknolojik materyaller için de bu dönüşümün uzun zaman alacağını düşündürmektedir.

IV. Şirket Yönetiminin Geleceği Üzerine Bir Karar Ağacı Tasarımı

Gelecek, hep tahmin edilenden daha başka ve beklenmedik şekilde gelmektedir. Şirketlerin ve şirket yönetiminin dijitalleşmesi adım adım gerçekleşirken her ne kadar akılda canlanan yönetim kurulu toplantı odasında karar almak için istişare eden robotlar olsa da teknoloji, şirketin kendisini dijitalleştirmektedir. Yalnızca bir mekanizmayı sevk ve idare eden canlı unsurlar değil, sevk ve idare edilen unsurların kendisi dönüşmekte ve biyolojik unsurları işlevsiz hale getirmektedir. Gelecekteki en büyük tartışma ve sorunlar, teknolojinin yükselişiyle birlikte işlevsiz hale getirilen insan topluluğunun belki de teknoloji tarafından nasıl sevk ve idare edileceği meselesi etrafında şekillenecektir. Söz konusu en beklenmedik sonuçlar dahi özünde yine insan kararına dayanmaktadır. Yapay zekâ sistemleri, kârlı ve rasyonel kararlar alabilmekte ama karar almanın ne ifade ettiğini henüz bilememektedir. Sistem için bir sayıdan başka bir sayıya geçmekten ibaret olan bu süreç, insan ve varlık gösterdiği çevre açısından bambaşka anlamlar taşıyabilmektedir. Bu belirsizlikleri ve karar almanın özünde etkileşimli bir ağ içerisinde ve diğer kararlarla birlikte bir anlam ifade ettiğini göstermesi açısından, çalışmamız okuyucuyu da sürece dahil eden ticari bir faaliyeti sürdürmeye ilişkin karar ağacından oluşan interaktif bir bölümle sonlanmaktadır.

Anahtar kelimeler: Şirket yönetimi, yapay zekâ, yönetim kurulu, dijital dönüşüm, bilişim hukuku.

* Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı