Merkezi Olmayan Özerk Organizasyonun (DAO’nun) Hukuki Niteliği[1]

                                                                                                          Dr. M. Fatih Cengil*

I. DAO Kavramı

DAO ortak bir amaç için bir araya gelmiş ve çoğu kez birbirini tanımayan insanlardan oluşan, yapısında farklı görevlere sahip kişiler ve sürekli değişebilen üyelerinin almış olduğu kararları daha önceden belirlenmiş kurallara göre dış müdahaleye kapalı özerk bir şekilde icra eden akıllı sözleşmeler barındıran, dernekler ve şirketler gibi geleneksel kuruluşların işlevlerine sahip olabilen blokzincir tabanlı yeni nesil bir organizasyondur.

Merkezi olmayan özerk organizasyonun (Decentralized Autonomous Organization [DAO]) temelindeki teknolojik yapı dağıtık bir sistemdir. Günümüzdeki DAO uygulaması, akıllı sözleşmelere imkân tanıyan blokzincir temelinde icra edilmektedir. Ancak ilerde DAO’lar farklı tür dağıtık bir teknoloji temelinde işleyebilir.

DAO, farklı işlevlere sahip olan insan grubundan (yaratıcılar, üyeler/yatırımcılar, yükleniciler/girişimciler ve denetçiler) oluşan bir organizasyon niteliğindedir. DAO’nun akıllı sözleşmelere dayanan işleyişi onu insansız bir organizasyon yapmaz. Gerçekten DAO’nun oluşturulması süreci ve koda uygun olarak icra edilecek faaliyetlerin seçimi belirli insan gruplarının katkısıyla gerçekleşmektedir.

Bir DAO’nun oluşumunda ilk önce DAO yaratıcıları DAO akıllı sözleşme kodunu yazar ve teknik dokümanı yayımlar. DAO temelde bu akıllı sözleşme koduna göre işler. Daha sonrasında belirli bir süre devam eden DAO’nun fonlama süreci başlar. Burada fonlamadan kasıt DAO’nun iç sermayesinin oluşturulmasıdır. Fonlamada DAO’ya katılmak isteyen kişiler (üyeler/yatırımcılar), kural olarak, DAO uygulamasının işlediği Blockchain’in kripto parasını kullanarak DAO tokenlarını satın alırlar. Bu tokenlar, sahiplerine fonlanması için DAO’ya sunulan projelere[2] ilişkin oylamada oy hakkı ve DAO kapsamında elde edilen gelirden elde etmek imkânı verir. Fonlama tamamlandıktan sonra DAO’ya çeşitli projeler sunulur. Bu projeler denetçiler tarafından incelenir ve denetimden geçen projeler oylanması için üyelere sunulur. DAO token sahipleri/üyeler fonlanacak projeyi belirler ve böylece DAO işler. DAO kapsamında elde edilen gelirler üyelere dağıtılır. DAO’nun şu ana kadarki uygulamada yerleşik belirli bir yapısı (organizasyonu, işleyişi, katılan kişiler vb. bakımından) bulunmakla birlikte DAO’nun yaratıcılarına ve koda dayalı olarak farklı şekilde organize edilmesi imkân dahilindedir. Diğer yandan DAO’nun farklı hukuk sistemlerinde farklı yapılarda düzenlenmesi de mümkündür.

II. DAO’ların Hukuki Niteliği

A. Genel Olarak

Türk hukukunda “kişiler” sınırlı sayı ilkesine göre belirlenmiştir. Dolayısıyla mevzuat tarafından kişilik addedilmeyen varlık kişi olarak kabul edilemez. Kişiler, gerçek ve tüzel kişiler olarak iki temel gruba ayrılabilir. Gerçek kişiler insanlardan oluşur. Tüzel kişiler ise kanun koyucunun hukuki kişilik atfettiği yapılardır.

Türk hukukunda DAO’lara ilişkin herhangi bir özel düzenleme bulunmadığından bunlar hukuki kişiliğe (tüzel kişiliğe) sahip değildir. Dolayısıyla da DAO’nun kendisi hak sahibi olamaz ve yükümlülük altına giremez.

DAO gibi teknolojinin getirdiği yeni yapılara ilişkin bir düzenlemenin bulunmaması bunlara ve bunlardan kaynaklanan sorunlara hukukun uygulanamayacağı anlamını taşımaz. O hâlde DAO’nun hukukumuzdaki karşılığını ve böylece buna uygulanacak hükümleri tespit etmek gerekir. Bunun için de ilk olarak DAO’nun hukuki niteliği incelenmelidir. DAO’lar iktisadi ya da ideal amaçlarla kurulabilir. Bu husus da onun hukuki niteliğinin belirlenmesinde önem taşır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre derneklerin, TTK hükümlerine göre ticaret şirketlerinin belirli bir yapısının olması ve bilhassa kuruluş prosedürlerinin bulunması nedeniyle DAO’lar dernek ya da bu ticaret şirketlerinden biri olarak nitelendirilemez. Bu durumda DAO’ların, TBK m. 620/f. 2 ve TTK m. 214’ten de anlaşılacağı üzere, tamamlayıcı temel şirket niteliğindeki adi şirket olarak kabul edilip edilemeyeceğini ele almak gerekir.

B. Adi Şirket Bakımından Değerlendirilmesi

   1.Genel Olarak

TBK m. 620/f. 1’deki adi şirket sözleşmesi tanımı çerçevesinde adi şirketin doktrinde kabul edilen unsurları şunlardır: (i) Kişi, (ii) sermaye, (iii) sözleşme, (iv) ortak amaç ve (v) ortak çalışma iradesi/aktif katılım (Affectio Societatis). Aşağıda bu unsurlar bağlamında DAO’ların adi şirket niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmektedir.

   2.Kişi Birleşimi

Adi şirketten söz edebilmek için iki ya da daha fazla kişinin bir araya gelmesi gerekir (TBK m. 620). Ortak sayısı bakımından ise, kural olarak, bir sınır bulunmamaktadır. TBK m. 620’de kullanılan “kişi” ibaresi gerçek ve tüzel kişiler kapsayacak şekilde anlaşılır. O hâlde ortaklar gerçek ve/ya da tüzel kişi olabilirler.

DAO’larda da iki ya da fazla kişi ortak bir amaç için bir araya gelmektedir. Akıllı sözleşmelerin DAO işleyişinde merkezi bir konumda olması onun bir kişi birliği olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. DAO’larda genellikle birbirini hiç tanımayan, belki tanımak dahi istemeyen ve dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan insanların ortak bir amaç için bir araya gelmesi söz konusudur. Teknolojinin bahşettiği bu imkân çok sayıda insanın DAO’larda ortak olmasını sağlayabilmektedir. Böylece büyük sermayelerin kolayca ve hızlıca toplanması mümkündür. Bu da sermayenin artmasına paralel olarak kârın da artmasını beraberinde getirebilir.

DAO’lar sınırsız sayıda ortağa açık olabileceği gibi sınırlı tokenlarla sınırlı ortak modeli de benimsenebilir. Her iki durum da adi ortaklığın doğasına uygundur.

Kural olarak ortaklar, adi ortaklık içinde eşit konumdadırlar. Ancak sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca ortaklık konumuna ilişkin farklı düzenlemeler öngörülebilir. Bu durum çeşitli şekillerde düzenlenen DAO’ların adi şirket olarak nitelendirilebilmesine imkân tanımaktadır.

Adi ortaklığın düzenleniş biçiminden ve özellikle sorumluluk rejiminden dolayı genellikle ortaklar birbirini tanır ve güven duyar. Ortaklar için birbirlerinin kişisel özellikleri önem arz eder. Öyle ki çoğu zaman bu, onları birlikte iş yapmaya iten temel etkendir. Buna karşın DAO’larda ise ortaklar genelde birbirlerini tanımaz. Eğer ortaklar dış dünyada herhangi bir şekilde tanışık değillerse birbirlerini ancak takma ad olarak ifade edebileceğimiz açık anahtar üzerinden tanıyabilirler. Bununla birlikte DAO’nun yapısı ve dış müdahaleye kapalı akıllı sözleşme işleyişi DAO’lara katılmak için kişilere yeterli bir güvence sağlamaktadır. Burada kişiler arasındaki sosyal güven olgusu, blokzincir teknolojisinin sağladığı güvencelerle ikame edilmektedir. Böylece bir araya gelip ortak bir amaç takip etmek isteyen kişiler arasındaki güvene ihtiyaç kalmamış olur. O hâlde ortakların gerçekte kim olduklarının bilinmemesi DAO’nun adi şirket olarak nitelendirilmesine engel olmaz.

Öte yandan DAO kurucuları ve bazı popüler ortaklar her DAO ortağı tarafından bilinebilir. Yine kullanılan blokzincir türüne göre daha dar çerçevede klasik adi ortaklığa uygun bir şekilde az sayıda birbirini tanıyan kişiler arasında DAO kurulması mümkündür.

   3.Sermaye

DAO’larda üyeler ilgili blokzincirin kripto parası karşılığında belirli miktarda DAO tokenını elde eder. Bu nedenle DAO token elde etme amacıyla kripto paranın ilgili (akıllı sözleşme) adrese yollanması sermayenin getirilmesi anlamını taşır. DAO yaratıcılarına, geliştiricilerine ya da denetçilere DAO oluşturulurken kripto para ödemeksizin DAO token tahsis edilebilmektedir. Ancak bunların da DAO kapsamında yürüttükleri faaliyet ortak olarak değerlendirilmelerini sağlayacak boyuttaysa ticari itibarları ya da emekleriyle katkıları sermayenin koyulması olarak nitelendirilebilir.

Adi ortaklık bakış açısıyla DAO’lara farklı tür sermaye getirebilir. DAO fonlaması kural olarak ilgili blokzincir kripto parasıyla yapılmaktadır. Sermaye olarak konulacak kripto para ayni sermaye niteliğindedir. Bununla birlikte örneğin adi ortaklık ortağı olarak nitelendirilebilecek kurucular, denetçiler ya da geliştiriciler ayni sermaye niteliğindeki kripto parayı ya da ticari itibarlarını veya emeklerini sermaye olarak koyabilirler. Bu bağlamda geliştiricilerin teknik faaliyetleri, denetçilerin projelerin denetimini yapması, kurucuların organizasyonu şekillendirmesi ve nihayetinde üyelerin projelerin oylamalarını katılmaları katkı payı olarak görülebilir.

DAO’larda sermaye taahhüdü ve adi ortaklığa katılım farklı şekillerde gerçekleşebilir. Örneğin DAO’nun kuruluşunda bu, çoğu kez, klasik adi ortaklık oluşumu ve ortaklığa katılım şeklinde olur. Kurucuların bir DAO izahnamesi yazması ya da öncesinde bir DAO kurmak için sözlü ya da yazılı anlaşmaları hâlinde durum genellikle böyledir. Bunlar bakımından sermaye taahhüdü ile bunun ifası farklı anlarda yapılabilir. Bununla birlikte DAO’larda üye sirkülasyonu had safhadadır. Zira DAO tokenların ikincil piyasada alınıp satılması mümkündür. Gerek DAO fonlaması kapsamında gerek ikincil piyasada tokenların elde edilmesi hâlinde adi ortaklığa katılım/sermaye taahhüdü ve sermayenin/katkının ifa edilmesi aynı davranışta birleşmektedir. Başka bir ifadeyle taahhüt ve ifa aşamaları, akıllı sözleşme adresine ilgili kripto paranın gönderilmesi ya da DAO Token’ın ikincil piyasadan elde edilmesi şeklinde tezahür etmektedir.

Adi ortaklık sermayesi ortaklık yönetim kurallarına göre tasarruf edilir. DAO’larda ortaklar, kodda belirlenen kurallara göre sermayenin aktarılacağı projeyi belirlerler. Adi ortaklığa hâkim olan sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca DAO’lardaki işleyiş adi ortaklığa uygundur. Sonuç olarak adi ortaklığın sermaye unsurunun da DAO’larda mevcut olduğunu söylemek mümkündür.

   4.Sözleşmesel Temel

Genellikle kurucuları tarafından DAO’lara ilişkin bir izahname yayımlanır. Bu izahname DAO’nun yapısı, işleyişi, olası faaliyetleri gibi temel konularda teknik, hukuki ve iktisadi bilgiler içermektedir. Bu nedenle izahname DAO’nun sözleşmesel temeli, diğer bir deyişle şirket sözleşmesi olarak görülebilir. Ancak çoğu kişi DAO’ya katılırken, DAO’nun amacı ve işleyişine ilişkin temel bilgilere sahip olsa da izahnameden bihaberdir. Adi ortaklık sözleşmesi zımni irade beyanıyla dahi kurabildiğinden DAO kapsamında kişi birliği ve amacından haberdar olan kişiler bu birliğe katılım yönündeki davranışlarıyla (fon toplama sürecinde kripto para karşılığında DAO token elde edilmesi ya da ikincil piyasada DAO tokenların satın alınması gibi) dahi sözleşmesel bağlılık iradelerini ortaya koyabilirler.

   5.Ortak Amaç

DAO’larda da kişiler ortak bir amacı takip etmek için bir araya gelirler. Bu amaç iktisadi olabileceği gibi ideal de olabilir. Ancak çoğu kez DAO’larda iktisadi bir amaç takip edilir. Bu da, temelde, toplanan sermayenin belirli projelere aktarılması ve bunlardan doğan kârın ortaklara paylaştırılmasıdır. Görüldüğü üzere DAO’larda kişiler, adi ortaklıkta olduğu gibi, ortak bir amaca ulaşmak için bir araya gelmektedirler. O hâlde adi şirket sözleşmesinin amaç unsuru DAO’larda da kural olarak sağlanmaktadır.

   6.Affectio Societatis

Yukarıda da birkaç defa vurgulandığı üzere DAO’da farklı nitelikteki kişi grupları söz konusudur. Bunlar DAO organizasyonunda ortak amaca erişmek için farklı faaliyetler icra ederler. Ortak amaca yönelik faaliyetlerin farklılık göstermesi ortak çalışma iradesinin olmadığı anlamına gelmez. Önemli olan husus ortakların ortak amaca erişmek üzere aktif çaba göstermesidir. DAO ortakları/yatırımcıları getirdikleri sermaye karşılığında elde ettikleri DAO token sayesinde DAO’nun fonlayacağı projeler hakkında oy kullanmaktadırlar. Bu faaliyetlerin icra edilmesi suretiyle DAO işleyişi sağlanmaktadır. Bu nedenle DAO ortakları bakımından adi ortaklık anlamında ortak çalışma iradesinden söz edilebilir. Yine DAO’nun denetçileri yatırımları denetlemek, geliştiricileri DAO’nun koduyla teknik olarak ilgilenmek suretiyle DAO işleyişine katılır. Bu davranışlar da ortak çalışma iradesi kapsamında değerlendirilebilir.

   7. Sonuç

Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında DAO’nun adi şirket olarak değerlendirilmesi ve dolayısıyla bunlara TBK’nın adi şirkete ilişkin hükümlerinin uygulanması mümkündür. Hemen belirtelim ki DAO’nun niteliğinin her bir DAO uygulaması özelinde tetkik edilmesi gerekir. Peşinen bir DAO’nun adi şirket niteliğinde olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Ancak bir DAO adi şirket şartlarını karşılamasa bile buna adi şirkete ilişkin hükümler uygun düştüğü ölçüde kıyasen uygulanabilmelidir. Yine DAO’nun adi şirket olarak ne zaman ortaya çıktığı ve şirket ortaklarının kimler olduğu her bir DAO uygulaması özelinde değerlendirilmelidir. Son olarak özellikle DAO sermayesinin toplanmasına ilişkin fonlama süreci nedeniyle sermaye piyasası hukukuna ilişkin hükümlerin DAO’lara uygulanması gündeme gelebilir.

[1] Bu yazıda Bilgili, Fatih/Cengil, M. Fatih: Blockchain ve Kripto Para Hukuku, Güncellenmiş 2. Baskı, Bursa 2022 künyeli kitaptan bölümler bulunmaktadır.

* Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı.

[2] Projelerin fonlanması, DAO ortakları tarafından koda uygun kararlaştırmayla DAO’nun kendi sermayesinden yatırım yapılmak istenen projelere kaynak aktarılmasıdır.